
Birkaç gün önce Türkiye Cumhuriyetimizin başkenti Ankara’da Büyükşehir Belediyesi EGO otobüsünde yaşanan bir olayın haberi kanımızı dondurmaya yetti.
2007 yılında henüz hayatının baharında 28 yaşındayken, Şırnak’ta teröristlerin kurduğu kalleş bir tuzakta 21 Mehmetçikle beraber Gazi ünvanını aldı Yılmaz YİĞİT, Bu unvanın bedeli olarak o hain pusuda iki kolunu bıraktı.
Küçük yaşlarda ve okul eğitimlerinde henüz yaşama başlamadan öğretilirdi, toplu taşım araçlarında ön sıraların Gazi, Malül, Yaşlı ve Hamile hanımlara ait olduğu. Bu yerlere oturulmaz, eğer oturuyorsan yerin gerçek sahibi geldiğinde terk etmelisin. Böyle gördük aileden, aldığımız eğitimden ve onları yüreğimizin en güzel yerine saygıyla sevgiyle yerleştirdik.
İki kolunu vatanımız uğruna hain pusuda kaybederek Gazi ünvanını alan Yılmaz YİĞİT için en güzel ödül, göreceği saygıdan başka ne olabilir ki? Bir güler yüz ve ona göstereceğimiz saygı, ben inanıyorum ki, yaşadığı ve çekmekte olduğu acıyı unutturacak tek ilaç budur.
Bir belediye otobüsü şoförü, günde yüzlerce vatandaşla yüz yüze gelen, adeta o şehrin kültür temsilcisi olacak bir kişi, şoför deyip geçmek çok sıradan olur. Yaptığı iş çok önemli, hem onlarca insanın can güvenliğini hem de halkla ilişkilerin önemli bir yüzünü teslim ettiğiniz insandan bahis ediyoruz.
Böylesine önemli bir göreve sadece siyasi getirim uğruna sıradan, psikolojisi bozuk, seviye ve üslup algısı kapanmış insanları getirir, bu görevlere oturtursanız, ne gazimizi tanırlar, ne de örf adetlerimizi bilirler. Otobüs şoförünün hakaret ve saygısız davranışıyla geçmiş bu olay, darp edebilir hatta hayatını dahi riske atabilirdi, iki kolunun protez olduğunu görerek, o kişiyle tartışma açması zaten normal olmadığının göstergesi değil mi? O yaptığı görevin önemi ve hassasiyetinin bile farkında değil, sadece o mu farkında değil? Sanatın içine tükürüp, ağaçları katleden bir Belediye Başkanının idare ettiği bir Belediyenin otobüs şoföründen başka ne beklenir ki?
Ben yıllar önce aynı belediyenin başka bir kuruluşunda görev yapmış bir kişi olarak, hiçbir şekilde haklı sebebi olamayacak bu olayı kınayarak, değerli Gazimiz Yılmaz YİĞİT’den böyle bir olay yaşadığı için özür diliyorum. Biliyorum ki, o belediye başkanı abuk subuk açıklamalarıyla sizden özür dahi dilemeyecek.
Sevgi ve düşüncelerinizi paylaşmak için bana iletilerinizi göndermeyi sürdürün, ben inanıyorum ki, paylaşarak çoğaltacağımız o sevgi ve düşüncenin aydınlatacağı bu yolda bizler mutlu olacağız. Ekrem ÖRSOĞLU.