
Şimdilerde merkeze alınmış olan, eski Muğla Orman Bölge Müdürü Ali Yıldırım’la tanışmam 2011 yılı yaz aylarının sonuna rastlar. Akyaka İzci Kampı içerisinde deniz kenarında bir ağacın altına çektiğim karavanımla, doğanın güzelliklerini sindirerek yaşadığım o günlerde, etrafına topladığı yardımcı ve şube müdürleriyle bir saltanat edasında, sekiz on makam arabalarıyla ormanın sessizliğini bozarak izci kampına geldiği gün tanımıştım, çiçeği burnunda bölge müdürü Ali Yıldırımı.
Etrafında el pençe duran memurlarının yanında, kendisini oraların sahibi sanan o müdüre bir iki sorum olmuştu. Aldığım cevaplarla, aslında ormanlarımızın böyle yöneticilerden korunması gerektiğini düşünüp, bu kaygılarımı da yazılarımda yansıtmıştım.
Yazılarım o dönemin yöneticilerinin de dikkatini çekmiş olacak ki, işi gücü bırakıp, karavancı kovalayan o şah şaha meraklısı bölge müdürü Ali Yıldırım, 10.06.2014 tarihinde görevinden alınarak merkeze çekilmişti. En önemli turizm ve orman bölgelerimizden olan Muğla Bölge Müdürlüğü’nde, beklenen özveriyle gerekli önlemleri alabilecek bir Müdür bulunamamış olacak ki, her yıl bir bölge Müdürü değiştirildi, ya da Ali Yıldırım gibi asli görevlerinin ötesindeki işlere kendilerini biraz fazla mı kaptırıyorlar?
Muğla bölgesinde yağışların oldukça çok olduğu Mart Nisan aylarında, buralarda yangın çıkmasının adeta imkânsız diyebileceğim bir dönemidir. Önceki gün Marmaris Hisarönü Bördübet mevkiinde başlayan yangın bu yangının çıkış yeri ve rüzgâr istikametinde büyümesi bana oldukça kafa karıştırıcı geldi.
Yaşanan bu afet sırasında, 5 Şubat 2016 tarihinde göreve atanan yeni bir bölge müdürünün olması, yangının başladığı zamanın, yangın ekiplerinin en zayıf döneminde olması tesadüf mü? Tabi bunların cevabını yapılacak araştırmaların neticesinde alacağız.
Geçmişte yetersiz yöneticilerin kötü yönetimleri nedeniyle ormanlarımızı koruyamadığımız bir gerçek, önceki gün Marmaris’te yaşanan yangın neyse ki, yağmurun yağmasıyla kontrol altına alınabilmiş, ya yağmur yağmasaydı?
Çiçeği burnunda Muğla Orman Bölge Müdürü Sayın Mehmet Çelik beye hatırlatmak isterim, ormanlarımız bize miras değil, neslimizin bizlere emanetidir. Ormanlarımızı korumak bizim haddimiz de değil o kendisini korur, yeter ki, insan eliyle ormanlarımız beton yığınına çevrilmesin, o iş bilmez idarecilerden uzak tutulsun. Şimdi geriye doğru baktığım zaman, dört yıl önce o makamda karavanla kamp yapan doğasever insanları kovalayıp, onları mahkemeye veren bir müdür otururken, bu gün siz oturuyorsunuz ama biz doğasever karavancılar gene doğa sevgimizi sürdürüp, yazılarımızı yazmaya devam ediyoruz.
Sevgi ve düşüncelerinizi paylaşarak çoğaltmak için bana iletilerinizi göndermeyi sürdürün, ben inanıyorum ki, paylaşarak çoğaltacağımız o sevgi ve düşüncenin aydınlatacağı bu yolda bizler mutlu olacağız. Ekrem ÖRSOĞLU.