
Huyumdur, farklılıklar hemen gözüme takılır.
Ülkelerin birinden memleketime dönüyordum. Kilometrelerce havadaydık, yerlerimize oturmuş kemerlerimizi bağlamıştık. Uçak seyahatlerinde, koridor koltuklarını tercih ederim; ikram yapan çocuklarla bire bir göz göze gelmeyi, candan teşekkür etmeyi severim. Bu kez de orta bölümün koridor kenarını tercih etmiştim.
Sağ koluma denk düşen koridorun başında biri oturuyor, ilgi çok yüksek. Dikkatimi çekti, yan gözle incelemeye aldım. A!.. Benim de çok sevdiğim, dünya tatlısı, çok yönlü, çok kabiliyetli, çok güzel, sempatik; hem dizilerde, sinema perdelerinde, sahnelerde izlediğimiz biri. İlgi odağı olmasını hiç yadırgamadım; çocuklar haklıydı, benim bile ilgilenesim geldi. Öyle ya her gün, böylesi sevilen bir ünlü ağırlamıyorlardı sonuçta.
THY hosteslerinden bir bayan daha farklıydı, her şey normal seyrinde imiş gibi, herkesle, ince ayarlarla aynı ölçüde ilgileniyordu. Evinde misafir ağırlıyor sıcaklığındaydı davranışları; ne bir fazla ne bir eksik ilgiyle benimle de yakınlık kurmuştu.
Çevremde oturanların hemen hepsi de yabancı uyrukluydular. Onlarla, düzgün bir İngiliz aksanıyla konuşmuş, bana sıra gelince de Türkçe konuşmaya başlamıştı.
“Beni, yabancılarla karıştırmadığın için kutlarım” dedim.
Arkadaşlarını eleştirdiğimi sanarak: “Arkadaşlarım haklı, siz de yabancılara çok benziyorsunuz” diyerek meslektaşlarını korumaya aldı.
İşte, benim de hayranlığımı, tam da bu esnada daha çok kazandı; kendini farklı kategoriye koymama mütevaziliğini gösterdi. Bir tebessüm, sıcak bir ilgi, misafir gibi ağırlanmam, bana, evimdeki konforumu getirmişti sanki.
Teknolojinin getirdiği zorlukları, kullanmamdaki zorluğumu fark etmişti; yanıma gelerek hemen yardımcı olmaya çalışmış, yardım istemeden bakışlarımdan anlamıştı. Sık sık yanımdan geçerek hafifçe, naif bir şekilde göz temasında bulunarak, “var mı bir isteğin” der gibi bakıyordu. Aynı yöntemlerle diğer yolcularla da ilgilendiğini fark etmiştim.
Yolculuğum, evimin konforunda, sıcak ilgi eşliğinde çok rahat geçmişti. Tam uçaktan inmeye yakın bölümde, merdiven başında, teşekkür etme adına gözüm aradı; ortalarda yoktu. Bizi uğurlayan arkadaşlarına sordum, hemen, yakışıklı bir arkadaşı söz aldı.
“Ben sizin hangi arkadaşımızı sorduğunuzu anladım, siz ona, İngilizceyi İngiliz aksanıyla konuştuğunu söylemiştiniz. O arkadaşımız arka bölümde hemen çağıralım” diyerek bir yolcunun, onu beklediğini bildirdi.
Uçağın arka bölümünden koşar adımlarla hayretler içinde yanıma geldi. İsmini almak istediğimi, köşemde bahsedeceğimi bildirince de yanakları al al oldu. Alel acele, utana sıkıla, çevrede bulduğu bir kağıda ismini yazarak bana verdi.
O esnada, saygıdeğer bir meslektaşımın (Saim Müftüoğlu) sözünü hatırladım:
“Bir genç kızın, konuşurken hafif yüzü pembeleşiyorsa: aileden aldığı yüksek terbiyeyi, asalet belirtisini görürüm” derdi, rahmeti bol olsun.
Bu arada, benden önce, uçaktan inen damadım, kızım ve torunlarım, kırmızı bültenle beni aramaya çoktan başlamışlardı. Beni gördüklerinde, sevinç ve kızgınlık karışımı duygularla karşıladılar. Bense işi pişkinliğe vurmuş bir vaziyette, durumu anlatıp “kızımın adını aldım, adı Müge Çinpolat imiş” diyerek elimdeki kağıdı sevinçle sallıyordum.
Birkaç saatlik uçak yolculuğum, gözüme takılan tatlı bir olayla son bulmuştu.
Teşekkürlerim, Müge kızıma, teşekkürlerim, her türlü konforu bize sunan THY’nın tüm çalışanlarına…
Melahat Erten Tekeşin
Not: Yazılarımın uzun oluşundan biraz dert yandınız. “Cep telefonlarından okuyoruz, kaymalar oluyor, okumada zorluk çekiyoruz” dediniz. Ben de “Gözüme takılanlar” bölümünü numaralandırarak bölümlere ayırdım; arkası gelecek.


08 Ocak 2019
#1
Övgülere teşekkür ediyorum gurur duyuyorum kuzumla. Eray Çinpolat
11 Ocak 2019
#2
Harika çok doğal çok samimi içinden geldiği gibi …
20 Ocak 2019
#3
Ağzınıza sağlık yengem görevini yapan bir kızımızı onore etmeniz bile asaletinizin bir göstergesi..