
Adını kıskaçları ve ayaklarındaki mavi renkten alan mavi yengeç, asıl vatanı olan Kuzey Amerika’dan ilk olarak Kuzey Ege’deki acı sulu lagünlere ve Enez civarındaki göllere yerleştirildi. Sonraki yıllarda Ege ve Akdeniz kıyılarına da yayılan mavi yengecin, Akdeniz kıyılarındaki 15 lagünde yayılım gösterdiği tespit edildi. Çin, Fransa, Endonezya, Japonya, Filipinler, İspanya, Tayland ve ABD gibi ülkelerde mavi yengeç çok tüketilmekte olup, Türkiye’de ise iyi bilinmemektedir.
Akyaka’da karavanda yaÅŸayan Zeus, mavi yengeçlerle ilgili hatırasını ve özlemlerini dile getiren bir mektup yazmış Alieren’e. Zeus mektubunda;
Hatırladığım kadarıyla 2000 yılının ortalarıydı, Temmuz ya da AÄŸustos ayı idi. Akdeniz ile Ege denizinin birleÅŸtiÄŸi bu yörenin ÅŸirin ilçelerinden KöyceÄŸiz’e gezilerim içinde uÄŸramıştım. Bu bölgeyi en iyi tekne turları ile gezeceÄŸimi düşünerek, KöyceÄŸiz gölündeki gezi teknelerinden biriyle, gölün yeÅŸil sularında yol almaya baÅŸladım. Sazlıkların arasından, Dalyan kıyısından İztuzu’na doÄŸru ilerlerken kaya mezarlıklarının görkemli güzelliklerini hayranlıkla izleyerek, yaklaşık 1.5 saatlik keyifli bir tekne yolculuÄŸu yaptık. Sonrasında, İztuzu plajı tahta iskelelerine baÄŸlanan teknemizden inerek, plaja doÄŸru giderken, turistlerin hayranlıkla seyrederek alıp yedikleri, her biri 300-400 gr. ağırlığındaki MAVİ YENGEÇLER maÅŸa ile alınıp, ızgarada canlı canlı piÅŸirilip, servise sunuluyordu. Mavi yengeçlerle ilk tanışmam böyle olmuÅŸtu. BilindiÄŸi üzere İztuzu plajı Caretta Caretta KaplumbaÄŸalarının üreme alanı ve koruma altına alınmış bir bölgedir. Koruma altına alınan bu bölgede, nesli tükenmeye yüz tutan Mavi yengeçlerin öldürülmesi nasıl göz ardı edilir diye düşünerek, o tarihlerde, baÅŸta mülki amir olmak üzere birçok yere dilekçe vermiÅŸtim. Dilekçemin cevaplarında ”İlgileniyoruz, GereÄŸi yapılmak üzere vs vs” gibi yuvarlak cevaplardı.
Yıllar sonra 2006 mayıs ayı içerinde yolum Muğla ili Ula ilçesi Akçapınar köyüne uğradı. Köy muhtarı arap lakaplı Şükrü Bey bana yardımcı olup, karavanımı sahile çekmemi sağladı. Karavanımı çektiğim yerin 20-30 mt. ilerisinde römork-tuvalet ve ahşap büfe ile sundurmalar mevcuttu. Sahilin tamamı ince kumsal olup, bu sahilde derinlik 30cm. civarındadır. En büyük özelliği ise her mevsimde her gün rüzgar almasıdır. Bu özelliği nedeni ile paraşüt sörfü ve rüzgar sörfü için az bulunan yerlerdendir. Bu alanın rantçılar tarafından keşfedilmesi halinde doğal yapısının bozulacağı korkusu ile burada olduğumu da hiçbir arkadaşıma söylememiştim.
Burada yapılan sundurma ve büfenin, Akçapınar muhtarlığı tarafından yaptırıldığını, fakat bu bölgenin koruma altında olduÄŸu için faaliyetinin yerel mahkeme tarafından durdurularak muhtar ve azaların da para cezasına çarptırıldığını öğrendim. Bu bilgi beni nispeten rahatlatmıştı. Sabahları kumsalda yürürken küçük küçük karınca yuvasını andıran delikler gördüm. Daha sonra bu deliklerin yengeçlere hem de MAVİ YENGEÇ’lere ait olduÄŸunu gözlemledim. Çok sevinmiÅŸtim, bu güzel canlılarla ikinci tanışmamda canlı capcanlı vücutlarında parıldayan siyah elmas karası gözleriyle bana bakıyorlardı. Tanrının yarattığı bu güzel canlıları seyretmek bana büyük keyif veriyordu. Günler geçtikçe benim varlığıma iyice alışmışlardı adeta. Kendilerini sergiliyor, kuma dalış çıkışları ile oyun oynar gibi sanki birbirleriyle yarış halindeydiler. Bu minik dostlarımla yalnızlığımı paylaşıp, günlerin nasıl geçtiÄŸini anlamıyordum. Sahile gelenlere onlardan bahsedip, onların da görmesini saÄŸlayıp, bu paylaşımla mutlu oluyordum.
Geçenlerde yolum İztuzu plajına düştü. Orada teknecilik yapan bir dostuma MAVİ YENGEÇ’leri sordum.
”Eskiden buralarda çoktular, iyi para ederdi ÅŸimdi tadımlık dahi bulamıyoruz”. Aklıma Akçapınar sahili geldi. Orada bıraktığım MAVİ YENGEÇ’ler de bayağı çoÄŸalmıştır diye düşündüm. Akyaka beldesi izci kampında bulunan karavanıma dönünce ilk iÅŸim Akçapınar sahilinde bıraktığım dostlarımı ziyaret etmek olmalıydı diye düşünerek gezimi tamamladım.
Geçenlerde ziyaretime gelen sevgili dostum Kadir’e MAVİ YENGEÇ’lerden bahsettim. O da çok heyecanlandı ve birkaç fotoÄŸraf da çekeriz düşüncesi ile beraberce Akçapınar sahiline koÅŸtuk. Onca arabanın arasından güçlükle geçerek sahile ulaÅŸmayı baÅŸardık. Sahile girdiÄŸimizde onlarca paraşüt sörfçüsü tepemizde uçuÅŸuyordu. Onları seyreden izleyiciler de kumsalı doldurmuÅŸ ayaklarını bastıkları yerin MAVİ YENGEÇ yuvaları olduÄŸunun farkında deÄŸillerdi. Sahilde kuytu yerleri aramaya baÅŸladık belki bir tanesine rastlarız diye ama YOKTULAR.
Üzgünüm Alieren ! Senin onları görmen çok zor ama onları yok edenleri bir gün yargılayabilirsin.
03/08/2011
ZEUS
08 AÄŸustos 2011
#1
Güzel, çok güzeldi…