
“Bir varmış bir yokmuş”; Masallar başlarken hep aynı cümle kurulurdu. Neden tüm masallar böyle başlıyor diye düşündünüz mü hiç?
Masallar anlatılırken onun hayallerde kalması gerektiği için böyle başlanırdı cümleye. Masalın var olduğuyla alakalı bir durumu yoktu. Hayalinde canlandırdığın o rüya masalın bitimine kadar beyninde oluşacak bir hayal ürünüydü. Yine de sonunun gelmesini bitmesini istemezdik sonunu ne kadar merak edersek edelim.
Hayatın sonunda hepimizi bekleyen şey aynı sokağa çıkıyor ama o sokağa girene kadar ki yolculukta bizleri neler bekliyor, ne şekilde o sokağa gireceğiz bunu hiçbirimiz bilemiyoruz.
Sormak isterim sana, size, bize “bazı masalların sonu var mıdır, yok mudur?” Masallar bize aktarıldıkları kadar güzel biter, ben kötü biten bir masala denk gelmedim. Sonrasını hepimiz “acaba şöyle olmuş mudur?” diye yorumlayabiliriz. Bu bizim algılarımızla ve kendi dünyamızın iyi kötü yanlarıyla ortaya çıkar. Nereye çekmek istersen oraya gider masal, sen kendi dünyanda nasıl bitirmek istiyorsan öyle bitirirsin o masalın sonunu.
Diyeceğim şu ki; İnsan kendi masalını yazarken, bir varmış bir yokmuşla başlarken sonunu hep iyi yazmak ister. Bazen hislerin, düşünce yapın, algıların buna izin vermez. Kendi dünyanda, o masala giden yolda, yolculukta kendini o hikayenin bir parçası olarak görmezsin.
Bunu beynen ve ruhen hissetmen, kalpten hissetmen gerekiyordur. Hissedemediğin, beyninde yaşatamadığın hiçbir rüyanın gerçek olmasını bekleme. Öncelikle sen masala ne kadar yakışırsın, sen masalda neler yapacaksın buradan başla. Başladıysan da biraz orada yaşa ve hemen sonunu yazma…
Yazacağın en güzel masallara bir merhaba dedik o zaman…
“Gökten düşen elmanın biri nerede?”
Merve Küçük

